29 Kasım 2012 Perşembe

Bir Mucizeye Tanık Olmak...Buz

Buz oğlumuz bir hayvanseverin ihbarı üzerine bulundu.Aldığımız ilk duyumlara göre aylarca sahibi tarafından domuz bağı ile bağlı tutulup aç bırakılmıştı.Bulunduğunun ertesi günü 2.5 kilo kuru mama ve 4 kutu konserve yedi.Zaten çektiği açlığı ve acıyı ilk resimden anlamamak imkansız:(((Sahibine hala ulaşmaya çalışıyoruz.Sadece birkaç resimle onun mucizesine tanık olmak istermisiniz.

https://www.facebook.com/buz.angels

bulunduğu gün çekildi.mantar,uyuz gibi her türlü hastalığı mevcut:((






ama kabul edin çok yakışıklı olcak oğlumuz BUZ değil miiii???

24 Kasım 2012 Cumartesi

Sizlerden Uzaktayken Boş Durmadım

BANYO KAPI SÜSÜ VE HAVLULUK TAKIMI

                                               TAVUKLU KARA TAHTA
                     
                                PEÇETE DEKUPAJLI ESKİTME SAAT
                   
                                BEN YAPARSAM KEDİLİ YAPARIM YILBAŞI KAPI SÜSÜ:)
                               
                        SÖZ YADA NİŞANLARDA BOHÇA YERİNE KULLANILABİLECEK SANDIK




Behlül den Her Ortamda Yatış Dersleri














20 Kasım 2012 Salı

Kedisi olanların bir günü:))


Bahçem Karardı

Bu ara bahçeme gelen tüm kedişler siyah:) boy ve yaş sırasına göre pele,zeytin,papyon ve çiko:))

bu en büyükleri oğlum pele ve 5 yaşında.çok kıskanç,onun yanında diğerlerini sevemem çünkü resmen gelip ısırır:)

bu 2 numara zeytin hanım.6 aylık ve çok sevecen


bu 3 numara papyon oğlumuz,inanılmaz oyuncu ve zıpır,gözleri hep fincan gibi açık


bu 4 numara çiko,henüz hiç yaklaşmadı o yüzen cinsiyetini bilemiyorum,kıza benziyor ama nasılsa yakında yanaşır o zaman anlarız


bu resimde arkada papyon ve zeytin oyun oynuyor,pele zaten ağır abi o duvarda izleme modunda,çiko da yerde kuru mama arıyor

bahçeden kara haberler şimdilik bu kadar:))

11 Kasım 2012 Pazar

Nurayca Tasarımdan Çekiliş

Normalde yayınlarıma bir süre ara vermiştim ama bu çekili size bildirmek istedim.Nuraycatasarımlar yılbaşı öncesi kendi tasarımı ve el emeği olan aksesuar ve yanında çok güzel bir kupa hediye ediyor.Üstelik çoğu çekilişin aksine hediye vermeye uygun şekilde kargosunu da kendi karşılıyor:)) Kaçmaz değil miiii???

Detaylar BURDAAAAAAAAAAAA


8 Kasım 2012 Perşembe

Bir Süre YOKUM

Uzunca bir süre aranızda olmayacağım.Ancak çok sıkı takipçisi olduğum birkaç arkadaşımı takip edip yorum yapmaya devam ederim.

Herkese sevgilerimi gönderiyorum,
Hoşçakalın

5 Kasım 2012 Pazartesi

Üstün Dökmen Hocamdan Öğütler

Kendisinden ders alma şansına sahip olduğum güzel insan.Derslerinde ister yerde oturun ister masada,nasıl rahat ederseniz öyle diyebilecek kadar alçakgönüllü...Saygılarımı sunuyorum hocam...

-Güvenmediğin kimseye aleyhine kullanabilecek hiçbir koz verme.
-İnsanlara doğru değer ver, hak etmeyenleri sil.
-Kimseye yalvarma.

-Asla dönüp arkana bakma.
-Sır tutmasını bil.
-Dostlarının yeri ayrı, sevgilinin yeri ayrı. Sevgilin için do
stlarını, dostların için sevgilini satma.

-Kimsenin lafıyla dolduruşa gelme, ama aklının bir köşesinde de tut.
-Bir ilişkiyi kafanda bitirdikten sonra iki çift tatlı söz, iki damla gözyaşı için asla yumuşama.
-Seni sevenlerle kullananları iyi ayırt et.
-Seni dinleyip anlamaya niyetli olmayanlarla tartışma.
-Emrivaki oluşturulan dostlukları kabul etme.
-Eğer verdiğin o kişide kalmıyorsa ikinci bir sır şansı verme.

-Kendini öven insanlardan kaç.
-Karşındakinin doğruyu söylediğini varsayma.
-Kendine saygını yitirmene neden olacak hiçbir şey yapma.
-Sorunun olduğunda insanlar zaman ayırıp seni dinliyorsa onların öğütleri gözardı etme.
-Göz göre göre su birikintilerine taş atma, mutlaka üzerine sıçrar.
-Gözyaşlarının değerini bil. Onları hak etmeyenler için harcama.

-Senin zekana inanan insanları hayal kırıklığına uğratma.
-Kendini sev.
-Dışarıdaki güneşe bakıp gülümse ve önünde koskocaman bir gelecek olduğunu unutma.
-Dostluğunla yetinmeyenler için hiçbir fedakarlık yapma.
-İnsanları kaybediyorsun diye ağlayıp sızlama, ama kazandığın insanların değerini bil.
-Kimseye taşıyabileceğinden fazla değer verip bununla övünmesine fırsat verme.
-İstediğini almak için asla duygu sömürüsü yapma.
-Sana duyulan sevgiyi ve güveni istismar etme.

Üstün Dökmen

4 Kasım 2012 Pazar

Gönülçelen in Şanslısını KAYBETTİK:((

Bloglar vasıtası ile tanıştığım sevgili gönül ün uzun zamandır sesi çıkmayınca facebooktan kendisine mesaj atarak yoklamak istedim.Aldığım haberle şoktayım.Takip edenler bilir.Gönül ün şahane sarmanı ŞANSLI vefat etmiş.Şoktayım.Detayları öğrenebilirsem sizleri haberdar ederim



Allahım arkadaşıma sabır ver.


3 Kasım 2012 Cumartesi

Bir Transfer Denemesi Daha

Daha tam olarak başaramasamda bu transfer olayı hoşuma gitti:)) Bu sefer bulut şeklinde ahşaba romantik bir desen seçerek çalıştım.Hafif kusurlu alanları hamur kabartmalarım ile kapattım.Hamurum bu sefer daha ince oldu:) Meğersem 7 kademe kalınlık ayarı varmış makinanın:)) Bu arada vernik olarak da yarı mat kullandım,mat olandan daha çok sevdim ben.Peki siz beğendiniz miiiiiiiiiii???





Dipten Gelen DALGA

Televizyonda o görüntüleri tekrar tekrar izlerken, aklımda hep aynı soru: “Peki, ne oldu?..”

O kadar çok şey oldu ki!.. O gün, on yıllık karşıdevrim sürecinin kırılma noktasıydı… Sevgili Attilâ İlhan çok haklıydı:

- Dipten gelen dalga patladı!..

Mağdurları oynayarak iktidara gelenlerin, en yasakçı, en faşizan genleri taa içlerinde, hem de en koyusundan taşıdıkları olanca çıplaklığıyla ortaya serildi...

Üzerine ölü toprağı serpildi, korkuya teslim oldu, kaderine razı oldu denilen bu ülkenin aydınlık insanlarının konu Cumhuriyet olunca, çocuklarının geleceği olunca, diğer tüm şeyleri bir “teferruat” olarak elinin tersiyle süpürüp attığı da asla silinemeyecek bir gerçek olarak zihinlere kazındı…

- O gün diriliş günüydü!..

***

Ankara Valisi’ne hiç kızmayın!..

O, zincirin son halkasıdır… Hadi halk diliyle söyleyelim:

- Zurnanın son deliğidir!..

Aldığı emri düşünmeye bile zahmet etmeden uygulayan bir bürokrattır… Düştüğü durum acıklıdır ama buna müstahaktır da… Geçmişinde yaptığı iyi şeyleri bile bir çırpıda silip atmıştır… Hayatının geri kalan yıllarında hep bu “zilletle” anılacak, belleklerde hep aynı sözcüklerle anımsanacaktır:

- Yazık bir vali!..

***

Sorumlu, bu iktidar, bu iktidarın kafa yapısıdır…

Ölümüne nefret ettikleri büyük devrimci ve adeta tek başına yarattığı Cumhuriyeti bir an önce gömebilmek için, en büyük bayramı bile yasaklama cüretini göstermiş, gösterebilmişlerdir…

Birkaç gün önce, The Taraf isimli mevkutenin nefrette iktidardakilerden aşağı kalmayan bir köşe tutucusu, “Bırakın cumhuriyetlerini kutlasınlar” başlıklı yazısında bakın ne diyordu:

- Kurtuluş Savaşı sırasında düşmanla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle “hain” ilan edilenler bugün iktidardalar…

Hangi amaçla yazmış olursa olsun, The Tarafçı önemli bir noktaya parmak basmıştır; ama ayırdına varamadığı gerçek şudur:

- Tarih babanın defterinde, devrim ile karşıdevrim arasındaki gel-git asla bitmez… Kralcıların, padişahçıların, diktatörlerin, tarihin seyri esnasında araya sıkıştırmayı başardıkları iktidar süreçleri, o büyük defterde bir çentik değeri bile taşımaz!..

***

İşte o gün Ankara’da olan da budur…

- Tarihi yapanların “yeter” haykırışıdır!..

Büyük devrimcinin, Mustafa Kemal Atatürk’ün kendilerine altın tepsi içinde sunduğu bağımsızlığı, yurttaşlığı, haysiyeti yani Cumhuriyeti yerden kaldırma, yeniden bayraklaştırma seferberliğidir…

O gün, o meydanda, yediği biber gazının acısıyla annesine sarılıp hıçkırıklara boğulan küçük Zeynep’in, tazyikli suya göğsünü açarak dimdik koşan işçi Hasan’ın, barikatları yıkarak Anıtkabir’e en önde ve de sırılsıklam halde yürüyen Zehra Teyze’nin önünde saygı ve minnetle eğiliyorum. Bu ülkenin aydınlık insanlarının arasında bir nefer olmaktan şeref duyuyorum…

- Dipten gelen dalgaya selam olsun…

1 Kasım 2012 - Cumhuriyet

ÜMİT ZİLELİ

Onların Gözyaşları ve Mendilleri VAR


Onlar; bir kedi yavrusu ağlasa...

Dayanamazlar...

Siz; silah veriyorsunuz çocuklarımızın eline, birbirlerini öldürsünler diye...

*

Onlar; meydanlarla ağlaşıyor ne zamandır...

Sokağımızdaki canlılar öldürülmesin diye...

Siz; mahalleyi ateşe verdiniz...

Çocuklar yandı...

*

Onlar; kafese karşıdır...

Barınaklarda, demir kafeslerin içinde bir kedi annenin ya da bir kuğunun yaşamasına gönülleri asla razı değildir...

Siz...

Genç, yaşlı, hasta ve suçu kesinleşmemiş kendi insanlarınızı kafeslerinize kapattınız...

*

Onlar; bir tek canlı açsa...

Uyuyamazlar...

Köşebaşındaki çöpler arasından yemek arayan bir anne köpek gördüklerinde, içlerinde kıyametler kopar...

Ceplerinde, arabalarının bagajlarında, hatta makyaj çantalarında onlar için mama taşırlar...

Siz yoksul insanların, açların, muhtaçların, hastaların, fakir çocukların rızkını çala çala doymadınız...

*

Onlar kuşun uçuşunu sevdiler...

Gölün ördeğini...

Dağın geyiğini...

Ormanın sincabını...

Siz ormanı açıp, dağı delip, dereyi sattınız...

*

Siz “yaratılanı, yaratandan dolayı” sevdiniz...

Onların sevgisi dolaysız...

*

Siz ağaca kereste olarak baktınız...

Onlar için kuşun yuvasıdır dallar...

*

İtiraf edin...

Kuzuyu görünce aklınıza ilk gelen şey; mangal...

Onlar telaşlanırlar:

Kuzu uzağına düşmesin annesinin...

*

Siz dünyanın insan için yaratıldığını söyleyip durursunuz...

Onlar buna inanmazlar...

İnsanın canı ne kadar kutsalsa, o kadar kutsaldır canı kurbağanın...

*

Siz...

Hiçbir getirisi olmayan canlı dostları için çırpınan o insanların yüreklerindeki duygunun yüceliğini anlayamazsınız...

Zerresi olsaydı sizde; onları dostları yüzünden otellere almayıp, kedileri için otobüslerden indirip, köpekleri için lojmanlarından atmazdınız...

Gücünüz var...

Olmadı; cop, dipçik, biber gazı...

*

Onlar...

Bugün de yarın da yine sokaklarda olacaklar...

Bu kez öbür canlılara getirdiğiniz “ölüm fermanı” bir yasaya karşı...

Yanlarında dostları...

Silahları; sevgi...

Birer mendil...

Ve gözyaşı...

***
03 Kasım 2012 - bcoskun@cumhuriyet.com.tr
 

Biz hayvanseverleri bu kadar güzel anlatan BEKİR COŞKUN  a kocaman teşekkür ederim.

2 Kasım 2012 Cuma

Kurs Sonrası Denemelere Devam ve Erişte Makinam:)

Sevgili Miray cığımdan aldığım 1 günlük ahşap boyama dersinden sonra özellikle elimin alışması için evdeki ahşapları boyayarak teknikleri çalışıyorum.

Önce Koçtaş dan ucuza ahşap plaketler kestirdim ve onlar üzerinde denemeler yapıyorum.Bu denizci temalı üründe transfer çalıştım.Tabi bir köşesi olmadıııııı.Naaaptıkkk olmayan köşeye balığı konduruverdik.Sonra halat ile minik kusurumuzu kapattık:)) Hamur kabartma deniz feneri ve welcome yi de kondurdum:))




Buda evde dolap içinden çıkan bir peçetelik.2 kenarına stencil ile rölyef çalıştım.Diğer kenarına hamur kabartma gül yaptım.İçine notalı bir dekupaj ve gül ekledim.





Bu arada sevgili Miray cım hamurların erişte makinası kullanarak açıyordu.Bende bayılmıştım bu işe.O zamandan beri bakıyordum.Fiyatları 50 TL den 80 TL ye kadar gidiyordu.Ama internette araştırırken tesadüfen kesme özelliği olmayan sadece hamur açma özelliği olanı 30 TL ye bulunca pek sevindim.Netice hamurlarını kesmeyeceğime göre işime yarar:))